Oktay Nezih Can İle #Sağlamrota’daki sağlam keşiflerimize kaldığımız yerden devam ediyoruz. İstanbul’da yaşayanlar “bir tatlı huzur almak” istediklerinde ya ünlü esere uyarak Kalamış’a giderler ya da kendilerini denize vurup Prens Adaları’na giderler. Biz ikinci alternatife yönelerek bu bölümde #sağlamrota’mızı Heybeliada’ya çevirdik. Denizin üstü manzarasıyla bizi hayli etkilediği için altında neler olduğunu merak ettik ve ilk olarak deniz ürünlerinin başrolde olduğu Mavi Restorant’ta güzel bir sofranın başına oturduk. Daha sonra bolca temiz hava alabileceğiniz Değirmen Burnu Tabiat Parkı’nda soluklandık. Enerjimizi topladıktan sonra yokuşları izleyerek Ruhban Okulu’na vardık. Ruhban Okulu’nu takiben Heybeliada’nın diğer önemli yapıları İnönü Müzesi’ni ve Halki Palas’ı ziyaret ettik. Nefes nefese kalmışken bir hanımefendi imdadımıza yetişti ve soğuk limonatasıyla bizi Heybeliada’nın öte ucuna götürecek yakıtı sağladı. #Sağlamrota’mızı Terk’i Dünya Manastırı’nı ve kim bilir belki de “Ada sahillerinde bekliyorum...” dizesinin yazıldığı saklı güzellik Çam Limanı’nda ziyaret ederek tamamladık.